Başkanlık Sistemi
Başkanlık sistemi hakkında elimden geldiği kadar açık
biçimde görüşümü yazacağım; ki yanlış anlama meraklılarının da şüpheleri
giderilmiş olsun:
-AK-47 ya da G-3 ya da M16, bunların hepsi de yabancı
menşeli piyade tüfekleridir. Dağdaki terörist de operasyondaki askerimiz de bu
silahlardan kullanabilir.
Teröristin elindeyse ‘düşman silahı’, askerimizin elindeyse ‘kutsal emanet’tir. Mesele silah değil, onu kimin tuttuğudur.
Teröristin elindeyse ‘düşman silahı’, askerimizin elindeyse ‘kutsal emanet’tir. Mesele silah değil, onu kimin tuttuğudur.
- Yılanın zehri, gövdesinin içindedir. Bazı zehirler, bilim
insanları eliyle yılanlardan alınarak işlemlerden geçirilir. Bu işlemler
sonucunda, yılan zehri bazı hastalıkların tedavisinde kullanılır. Aynı zehri
yılan kullanıyorsa zararlı, bilim adamı kullanıyorsa faydalıdır.
- Kara Kağan da İlteriş Kutluk da ‘kağan’dır. İkisinin de hüküm sürdüğü ülkede ‘kağanlık’ sitemi geçerlidir. Birinin icraatları sonucunda Göktürk
ülkesi yıkılmış, diğerinin icraatları sonucunda yeniden kurulmuştur. Kağanlık
sistemi, Kara Kağan'ın elinde sorun, İlteriş Kağan'ın elinde çözümdür.
- Sultan Mehmet de Vahdettin de sultandır. Birisinin
padişahlığı sırasında İstanbul fethedilmiş, diğerinin padişahlığı sırasında
işgal edilmiştir.
Yani; defalarca ifade etmeye çalıştığım gibi, gündemde olan
meseleye bakış açım budur.
‘Başkanlık sistemi’
ya da ‘partili cumhurbaşkanlığı’
denilsin, ne renge boyanırsa boyansın, hangi ambalajla satılırsa satılsın, bu
mesele ‘Tayyip Erdoğan’ meselesidir.
Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.
Bahsi geçen konuda, iki aday yoktur.
Millet iradesi, millet talebi, memleket ihtiyacı, millî sebepler falan yoktur.
Bunlar palavradan, yalandan, suça kılıf uydurmadan ibarettir.
Banker Mahmut'un Sefil Bilo'ya sıktığı palavralardan, bahanelerden daha ciddi bahaneleri olmayan bir konu bu…
Bahsi geçen konuda, iki aday yoktur.
Millet iradesi, millet talebi, memleket ihtiyacı, millî sebepler falan yoktur.
Bunlar palavradan, yalandan, suça kılıf uydurmadan ibarettir.
Banker Mahmut'un Sefil Bilo'ya sıktığı palavralardan, bahanelerden daha ciddi bahaneleri olmayan bir konu bu…
Mesele, bir milletin ihtiyaçları meselesi değil, bir kişinin
ihtirasları meselesidir.
Elinde bulunan ve ‘yetersiz’ olduğunu iddia ettiği, yetersiz olduğunu başka siyasetçilerin de papağan gibi tekrarladığı yetkilerle ne icraatlar yaptığı ortadadır. Elinde olmayan yetki, müdahale etmediği bürokratik katman, fikir beyan etmediği felsefik konu bile kalmayan adam, ne yapmak için başka yetkiler istiyor?
Elinde bulunan ve ‘yetersiz’ olduğunu iddia ettiği, yetersiz olduğunu başka siyasetçilerin de papağan gibi tekrarladığı yetkilerle ne icraatlar yaptığı ortadadır. Elinde olmayan yetki, müdahale etmediği bürokratik katman, fikir beyan etmediği felsefik konu bile kalmayan adam, ne yapmak için başka yetkiler istiyor?
Terörü bitirecekse, zaten kendine ‘başkomutan’ demiyor mu? Yasal olarak da sıralı komutanların en
üstünde değil mi?
Ekonomiyi düzeltecekse, ona sormadan ekonomi politikası belirleyen, bütçe planı yapan, hazineyi düzenleyen kaldı mı?
Bayındırlık hizmeti yapacaksa, ona sormadan ihale verebilen devlet kurumu var mı?
Kendine milletin parasıyla saray yapmış, örtülü ödenek adı altında millet hazinesinden pay almamış mıdır?
- Peki ne istiyor?
- ‘Bence’ kendi partisinden korkuyor. FETÖ operasyonu yapılmamış tek kuruluş AKP'dir. Yaverine kadar terörden tutuklanmış, telefonuna kadar dinleme sistemi kurulmuştur. Karışmadığı konu, canını acıtmadığı muhalif kalmamış, memlekette bomba ya da silah patlamamış ilçe bile bulunmamaktadır.
Bu durumundan tek kurtuluş yolu olarak ‘başkanlık’ sistemi adı takılan konuyu görmektedir.
Ekonomiyi düzeltecekse, ona sormadan ekonomi politikası belirleyen, bütçe planı yapan, hazineyi düzenleyen kaldı mı?
Bayındırlık hizmeti yapacaksa, ona sormadan ihale verebilen devlet kurumu var mı?
Kendine milletin parasıyla saray yapmış, örtülü ödenek adı altında millet hazinesinden pay almamış mıdır?
- Peki ne istiyor?
- ‘Bence’ kendi partisinden korkuyor. FETÖ operasyonu yapılmamış tek kuruluş AKP'dir. Yaverine kadar terörden tutuklanmış, telefonuna kadar dinleme sistemi kurulmuştur. Karışmadığı konu, canını acıtmadığı muhalif kalmamış, memlekette bomba ya da silah patlamamış ilçe bile bulunmamaktadır.
Bu durumundan tek kurtuluş yolu olarak ‘başkanlık’ sistemi adı takılan konuyu görmektedir.
Çünkü;
Başbakan olarak görevlendirdiği kimseye güvenmemektedir.
Dolayısıyla onun seçeceği bakanlar kuruluna da güvenmeyecektir.
Dolayısıyla başbakanı aradan çıkarıp bakanlar kurulunu bizzat seçmek istemektedir.
Buna rağmen, bu yetkiyi alsa bile, partisi tek başına iktidarken, başında kendisi varken ve bakanları bile kendisi atamışken, yine de her ihtimale karşı ‘meclisi fesih’ yetkisi istemektedir.
Başbakan olarak görevlendirdiği kimseye güvenmemektedir.
Dolayısıyla onun seçeceği bakanlar kuruluna da güvenmeyecektir.
Dolayısıyla başbakanı aradan çıkarıp bakanlar kurulunu bizzat seçmek istemektedir.
Buna rağmen, bu yetkiyi alsa bile, partisi tek başına iktidarken, başında kendisi varken ve bakanları bile kendisi atamışken, yine de her ihtimale karşı ‘meclisi fesih’ yetkisi istemektedir.
Bunları ele almış olsa bile yine de kendini güvende
hissedemez; dolayısıyla yüksek yargıyı ve üniversite rektörlerini bile bizzat
kendisi belirlemek istemektedir.
‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ dediği kimselere bile bu
işleri bırakma riskini göze alamaz; çünkü yaveri bile örgütçü çıkmıştır.
Başkomutan bile olsa orduya güvenmemektedir; çünkü komuta
kademesini de tek başına dizayn etmek istemektedir.
- Peki netice olarak ne istiyor?
- Lafı yeterince uzattığım için kısa kesiyorum:
‘Bence’ en son olarak, en son noktada şunu demek istiyor:
- Peki netice olarak ne istiyor?
- Lafı yeterince uzattığım için kısa kesiyorum:
‘Bence’ en son olarak, en son noktada şunu demek istiyor:
‘O Türkiye Cumhuriyeti'ydi; bu Türkiye Başkanlığı'dır. Nasıl
ki saltanat kaldırılınca yeni devlet kurulmuştur; şimdi de parlamenter sistem
kaldırılıp başkanlık sistemi kurulmuştur. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti
devleti eski, benim başkanlığım devri yenidir. Dolayısıyla heykeller
değiştirilecek, Atatürk'ü koruma kanunu gibi bir kanun da bana yapılacak,
Atatürkçülük gibi bir Tayyipçilik uydurulacak,30 Ağustos gibi 15 Temmuz anılacak,
cumhuriyetin ilânı gibi başkanlık kanunu bayram edilecek vs."
Neticede gelmek istediği nokta budur.
Buna da milletin değil, onun ihtiyacı var.
Bunlar benim, beni bağlayan şahsi görüşümdür.
Buna da milletin değil, onun ihtiyacı var.
Bunlar benim, beni bağlayan şahsi görüşümdür.
16 Ocak 2017
Yorumlar
Yorum Gönder