VİRÜS



Uluslararası ilişkilerden ekonomiye, sosyal ilişkilerden komplo teorilerine, insana dair ne kadar konu varsa Çin’de çıkan yeni virüs, o konuların ana gündemini esir almış durumda.
Çin Seddi’ni yaptıran herifin, düşmanları dışarıda tutmak için değil; Çinlileri içeride tutmak için o duvarı yaptırdığına dair iddia, bu virüsle birlikte bence yeni bir destek kazanmış oldu.
Komünist diktatörlüğün zorbalığından kaçmaya çalışanlara karşı ‘kovalama’ tecrübesi de Çin Seddi kadar gelişmiş olan ülkeden, şehirler karantina altına alındığı halde, mutant virüs kaçtı. İnsan canı kıymetsiz olduğu için Arap yarımadası ve Uzak-doğu ülkelerinde görülmesi çok ciddiye alınmasa da Avrupa başkentlerinde ortaya çıkması, insanlık alemini dehşete düşürdü.
Sınırları İsviçre peynirine dönmüş ve yol geçen hanı gibi, girenin çıkanın belli olmadığı güzel ülkemizde de virüs tehdidi yaklaştıkça panik artıyor.  Devletimizin, doğal afetlere karşı gösterdiği başarılı reflekslerden edindiğimiz tecrübeler de bu panik halinde etkili tabii ki…
Yetmiş iki milletin sınırlarımızı transit geçtiği komşu ülkelerde de virüs haberleri çıkınca, milli maç dışında kenetlenme vesilesi bilmeyen halkımız, sınırların kapatılması konusunda tek ses oldu. Virüsün sınıra dayanmasıyla yumurta da kapıya dayanmış oldu…
Tatlı canı tehlikeye giren ahalimiz, sesini çıkaracağı başka mecra kalmadığı için sosyal medya kampanyalarıyla ‘şimdilik’ İran’dan gelen uçaklara sınırımızı kapattırabildi. Aynı sınırdan, dağ tepe aşarak, yalın ayak baş kabak, elini kolunu sallayarak geçen mülteciler uçak kullanmıyor olsa da hükümetin duyurduğu bir ‘uçuş yasağı’ sesimizi kesmeye yetti. Zaten önemli olan da bu değil mi? Şikâyet edenlerin sesi kesildikten sonra, kim ölmüş kim kalmış, kime ne?
Geçelim…
İran’dan gelen 5 yurttaşın virüs şüphesiyle karantina altına alınmasından sonra harekete geçen Türk Tabipler Birliği’nin şu saatlerde yaptığı açıklamaya göre, sağlık kuruluşları koruyucu ekipman temininde sorun yaşıyormuş. Bu doktor örgütünün başka örgütlere destek verme alışkanlığından kalma bir arıza mıdır bilinmez ama henüz virüsün kendisi gelmeden, organizasyon arızası haberleri gelmeye başladı.
Hepimizin çenesini ve kafasını yormuş bir konu olduğu için mutant virüsle ilgili bu kadar tespit yeter; geçelim…
Gelelim bize;
İstediği kadar tehlikeli virüs olsun.
‘Bize bir şey olmaz’ rahatlığıyla, ‘ölmüş eşşek kurttan korkmaz’ gevşekliği yaşayanların huzurunu takdir ediyorum. Can korkusuyla sınırların kapatılmasını isteyen hümanistin, kozmopolitin gelecek faşist avına kadar da bu konuda kendilerini rencide etmeyi, ayıplarını yüzlerine vurmayı düşünmüyorum.
Yine de yeri gelmişken söylemeden edemeyeceğim:
Sınırlarımıza komünistlik virüsü dayandığı zaman, bu konuda uyarı yapanlara çemkiren virüslüler yüzünden milyonlarca insanımız enfekte oldu. Çin virüsü bulaşan insanların %3’ü ölüyormuş; komünistlik virüsü, bu orandan çok daha etkili şekilde insan öldürdü.
‘Sen bana hasta mı diyorsun’ diye hoplayacak milyonlarca virüslüye malzeme vermemek için dışarıdan gelmiş virüsleri tek tek saymıyorum ama o sınırlardan gelen ne virüslere ne kurbanlar verdik…
Çin virüsü, sadece bulaştığı insanı öldürüyor.
Bu virüsler, yüzyıllardır sadece bulaştığı insanı değil; kendini korumaya çalışanı da öldürüyor.
Öyle virüsler ki bunlar; bulaşınca öldürmek bir yana, katil de ediyor.
Hem de seve seve, koşa koşa, okşaya okşaya…
En büyük özellikleri de halüsinojen olmaları. Uyaranı, koruyanı, kollayanı da hedef alıyor.
Bu yabancı ülkelerden gelen virüslerin hepsi öldürücü değil; süründürenleri de var. Liberalizm, kapitalizm gibi…
Sinsi sinsi bulaşır, sınır mınır tanımaz, okşaya okşaya süründürür.
Böyle virüsler daha tehlikelidir.
Süründürürken alkış bekler.
Hasta, hastalığını kabul etmez; sana da bulaştırmak için ölümüne uğraşır.
Bizim durum hep aynıdır.
Virüs sınırlarımıza dayanır; öncekinin mutasyon geçirmiş halidir.
Teşhisi yapar, tedaviyi söyleriz.
Devamlı tekrar ettiğimiz için artık herkesin ezberindedir:
‘Tehlikeler nereden gelirse gelsin ve ne kadar büyük olursa olsun, tek çare ve tek ilacı Türk ülküsüdür.’
Şimdiden geçmiş olsun.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATATÜRK NE YAPMAMIŞTIR?

IRKÇI MISIN? - 4

ZENCİ