ÜNLEM |


Bazen, bir yazı olmayı hak etmediği için, bazen de bir yazıya tıkılması haksızlık olur diye bir fikri yazamıyorsun.
Bazı fikirler, okuyucunun vaktini ziyan edeceği için yazı olmayı hak etmiyor.
Bazı fikirleriyse bir yazıya sığdırmak, fikrin kendisine hakaret olacak diye endişe ediyorsun.
Bazı mendillerin sadece burun silmeye, bazı mendillerin yakaya takılmaya layık olması gibi…

Bütün hayvanlara kıymet vermek mümkün; vermiyorsan da senin ayıbın…
Bazısını severken hayvanın temizliğinden, bazen de elinin temizliğinden endişe ediyorsun.
Bütün hayvanları sevmek mümkün; fakat elini kirletecek hayvanlar ve elinle kirletmekten endişe edeceğin hayvanlar var.

Bu da öyle…

Her fikri yazmak mümkün…
Yazmakla kıymet vereceğin ve yine yazıya dökerek kıymetten düşüreceğin fikirler var.
Bazısını yazarken fikrin temizliğinden, bazısını yazarken elinin temizliğinden emin olmak istiyorsun.

Bütün çiçekler güzel…
Her çiçeği sevmek mümkün…
Bazısını koparıp sevdiklerine vermek istiyorsun; fakat bazılarına -sevdiklerinin hatrına bile- kıyamıyorsun.
Bazısını fikirleri paylaşmak, sunmak, bildirmek istiyorsun. Bazısını da ellerde geze geze solacak diye kendine saklamak, dalında bırakmak daha mantıklı geliyor.

Her şeyin camların arkasında olduğu çağda yaşıyoruz.
Daktilonun nostalji sayıldığı bir çağ…
Kâğıdın, kalemin müzelik devrindeyiz.

Fikirlerimizi de mağaza vitrini gibi camların arkasından paylaşıyoruz.
Fakat; her cam da aynı değil.

Bazısının arkasında gündelik kıyafetler, bazısının arkasında müzelik tarihi eserler var.
Bazı camlar, paha biçilemez eserleri havadan, ışıktan, hırsızdan korumak için var. Dokunmak bile yasak.

Bazı camlar, sadece vitrin; arkasındaki şey satılsın diye var.

Fikirler de böyle…

Görülsün, bilinsin diye bu camların arkasına koyulsa da bazısını korumak için de endişe ediyoruz.
Havadan, sudan, ışıktan ve en çok da dokulmasından…

Bazı fikirlerin üstünde etiket var ama bazılarına paha biçemiyorsun.
Yine de yazmadan, söylemeden, haykırmadan edemiyorsun.

Kem gözlülere, hırsızlara, eliyle kirletenlere, dalından koparanlara rağmen;
gözünden sakınanlara, elini sürmeyenlere, dalında sevenlere, fiyat biçmeyenlere borcun var.

Yazacaksın.
Söyleyeceksin.
Haykıracaksın.

Çünkü;
Düşünmek, konuşmak ve yazmak yaşamaya delalet ediyor.
Susmaksa ölüme dahil…

Yeterince sustum.
Sevgiler.

07/07/2020


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATATÜRK NE YAPMAMIŞTIR?

IRKÇI MISIN? - 4

ZENCİ