IRKÇI MISIN? - 2
Bugün insanlık aleminin örnek aldığı toplumları, o toplumların yaşadığı ülkeleri hepimiz biliyoruz. En başta ekonomi ve peşinden asayiş, sağlık, eğitim gibi konularda örnek teşkil eden toplumlara benzemek için bütün insanlık alemi olarak bir yarış halindeyiz. Yanlış giden her şeyi o ülkelerdeki emsalleriyle ölçerek anlatıyor, çareleri de oralardaki örneklere bakarak buluyoruz.
İşte o örnek gösterilen ülkeleri kurmuş, o ülkelerde yaşayan
milletlerin üstün olduğunu, üstün doğduğunu, ırk bakımından avantajlı olduğunu
düşünüyorsan, zaten ırkçısın…
Hem de onlarda yasak olduğu derecede…
Yok;
‘bu işte başka bir iş var’ diyorsan, yine bu toplumların geçmişine bakmak
zorundasın. Hiçbiri gökten inmiş ya da yumurtadan çıkmış olmadığına göre, bu
kalkınmış toplumların geçmişine bakmak zorundayız.
Kafa yapılarının dışına bakarsan ırkçısın. Kafalarının içine
bakacak olursan, Platon’dan tut, Hegel ve Kant’a kadar fikir yapılarını
oluşturan düşünürlerin hepsi, beyaz adam dışındakileri hayvan kabul eden, aşağı
gören ırkçılardı.
Mesele liberalizm olsa, John Locke köle tüccarıydı, David
Hume beyaz olmayanı insan saymıyordu. Bu liberal toplumlar, bu liberalizmi bu
adamlardan öğrenmedi mi?
Mesele din olsa, Ortadoğulu İsa’yı bile beyaz yapan bu
adamlar, Papa II. Urban’dan beri Ortadoğu’ya ordu gönderiyor.
Mesele mezhep olsa, Protestanlığı çıkarmış adamlar da buz
gibi ırkçıydı. Martin Luther, Türkleri şeytan olarak görüyordu ve ‘Türklere
Karşı Duaya Çağrı’ adında bir kitap da yazmıştı. O gelişmiş toplumlar, Protestan
değil mi?
Kültürlerini edebiyatla edinmiş olsalar, H.G. Wells, Émile
Zola, Bernard Shaw gibi en ünlü yazarları bile öjenik savunucusu değil miydi? Antik
Yunan filozoflarından Friedrich Nietzsche’ye kadar bu gelişmiş toplumların
kafasının içinde her devirde bir ‘üstün insan’ arayışı olmadı mı?
1095 yılında ‘Kutsal Toprakları Müslümanlardan Kurtarmak’ çağrısı
yapan Papa, ilk haçlı seferini başlatmış oluyordu. 1 yıl geçmeden, Avrupa’da
ilk Yahudi soykırımını yaptılar. Ne kutsal topraklarda yaşıyorlardı, ne de Müslümandılar.
1492’de Yahudileri Avrupa’dan sürgün ettiler. Aynı yıl Amerika kıtasını keşfettiler
ve orada yaşayanlara yaptıkları da sanırım binlerce yıl unutulmaz…
Bu medeni ülkelerin kalkınmış toplumları, kendilerine dair
fikirleri bile olmayan, kutsal mekanlarını, servetlerini, sınırlarını tehdit
etmeyen Afrikalılara neler yaptılar? Gerçekten biliyor musunuz? Emin misiniz?
Geçelim…
Bugün insanlık aleminin örnek aldığı toplumlar, gerçekten
örnek toplumlar mıdır? Kafalarının tasına baksanız ırkçı oluyorsunuz; içine
bakınca ne bulacağınızı sanıyorsunuz?
Evet;
Onların kalkınmasının, refahının, kültürünün, mazisinin her noktasından
ırkçılık fışkırmaktadır ve siz, bunlardan insan sevgisi öğrenebileceğinizi
sanıyorsunuz. Irkçılığın en vahşi örnekleri de en son uygulayıcıları da bu
toplumlardan çıkmıştır ve bugün sahip oldukları şeyleri, işte o ırkçı
geçmişlerine borçlular. Fikirlerini ırkçı filozoflardan, dinlerini ırkçı papazlardan
öğrenmişler. Servetleri de ırkçı korsanların suçsuz toplumlardan gasp
ettikleridir. Bütün bu kazanımlarını da ırkçı yöneticiler eliyle himaye ediyorlar.
Bu mesele, işte bu kadar basit…
Siz de boş ellerinizi boşluklara açıp aynı servetleri
göklerden diliyorsunuz.
Farkında mısınız?
‘Irkçı mısın’ diye soranlara, ırkçılığın ne kadar da kötü bir şey olduğunu da
anlatmadan geçmiyorsunuz. Kötü örneklerinizde adı geçenler, papağan gibi tekrar
ettiğiniz devirler, bugün örnek gösterdiğiniz devletlerin, üstünden 100 yıl
bile geçmemiş hükümetleri…
O örnek toplumlar, o kınadığınız liderlerin, bugün şeytanlaştırılan ırkçıların
çocukları.
Servetleri, işte o ırkçılardan miras kalan servetler…
Yüzlerine vuruyor musunuz? ‘Olmaz olsun öyle servet’ diyor
musunuz?
Yoksa, siz de kendiniz için, toplumlarınız için, çocuklarınız için aynı refahı,
eğitimi, asayişi, huzuru istiyor musunuz?
Dürüst olun!
‘Irkçı mısın’ diye her sorulduğunda, kötü örnek diye saydığınız ırkçıların o refahta
payı yok mu?
Kötü, zalim, haksız, zorba, katil olmaları, torunlarının servetinden bir şey
eksiltiyor mu? Refah seviyelerini azaltıyor mu? O torunlar, bugün utanç içinde
mi yaşıyor; yoksa sizin çocuklarınıza eski kibirleriyle bakmaya devam mı
ediyorlar?
Dürüst olun!
Devam edeceğiz…
Yorumlar
Yorum Gönder