Dördüncü Maymun



Japonya’nın Nikko şehrinde, 16. yüzyılda yaşamış Hidari Jingoro adlı bir sanatçının, birçok eserinin bulunduğu Budist tapınakları var. Bu tapınaklardan birinde, insan hayatının aşamalarını anlattığına inandıkları, fakat maymun şeklinde tasvir edilen ağaç oyma sanatıyla yapılmış heykeller bulunuyor. Bunlardan bir tanesi, bugün bütün dünyada bilinen ‘3 Maymun Figürü’.
Onların inanışlarına göre bu maymunların adları Mizaru, Kikazaru ve Iwazaru’ymuş.
Bir zamanlar o dağın bir yamacında Maymun kral yaşıyormuş. Bu üç maymun, o kralın danışmanlarıymış. Dağın diğer yamacında da bir şeytan yaşıyormuş. Bu şeytan, kendisini gören ya da sesini duyanları lanetliyormuş, taş kesiliyormuşlar…
Bir gün bu maymunlar, krallarına dalkavukluk yapmak için çiçek aramaya çıkmışlar. Çalı çırpının arasında şeytanla göz göze gelmişler, sesini de duymuşlar. Koşa koşa bir ağacın altına saklanmışlar.
Şeytanı gören maymun gözünü kapatmış, taş kesilmiş. Duyan maymun da kulağını kapatmış taş kesilmiş. Üçüncü de kimseye anlatıp başını belaya sokmamak için ağzını kapatmış; orada taş kesilmiş.
Efsane bu şekilde olsa da bu maymunluğun dünyaya yayılmış şeklindeki mesaj daha anlamlı:
‘Kötü konuşma, kötü söz dinleme, kötü bakma’.
Maymuna inanan Japonlar ve yolu oradan geçen Japonlar, bu maymunluğu bütün dünyaya yayılacak şekilde reklam etmiş oldular.
Bu meselenin bir de Hindistan şekli var. Japonya’ya da Hindistan’dan gittiği, hatta bir vakitler Türklerin Tek Tanrı inancının temeli olduğunu söyleyen bile var.
Uzatmayalım; Budizmin Vajrayana adlı bir mezhebi var.
Bu mezhebin sembolü de Yunanların Zeus, Romalıların Jüpiter dediği garabetin elinde tuttuğu asaya benzer bir şey… Yani yıldırım fırlatan, şimşek çaktıran, adamı korkutan cinsten bir deli değneği; adı Vadjra.
Murat Adji adlı bir yazarın Kıpçaklar hakkındaki bir kitabında, dört kolu da aynı uzunlukta olan, haç benzeri bir sembolden bahsediliyor. Kuşan Hanlığı ve özellikle Han Erke döneminde, bu sembolün tek Tanrı inancının sembolü olduğu, ‘Aci’ kelimesiyle ifade edildiği, şarkta ‘Vadjra’ adını aldığı söyleniyor. Moğolistan’daki Kubilay Han heykelinin kemer tokasında, bir kam davulunda, şurada-burada görülecek ‘artı işareti’ denilecek bir işaret.
Geçelim…
İşte bu Vadjra inancında, tam Hindulara uygun bir temel var:
‘Görmezsen, duymazsan, konuşmazsan, şeytan başına bela olmaz, geçinir gidersin.’
Bunlar lafı çok uzatmış; biz Anadolu’da onu da özetle ifade etmişiz:
‘Ne şeytanı gör ne salavat getir’ deyip geçmişiz.
Şenlikli yurdumuzda, fikir hürriyeti dedikleri şey aslında fikir mecburiyeti olduğu için ve hangi konuda fikir beyan edileceğini de en başta hükümet, sonra da siyaset yalakası basın belirlediği için –deyim yerindeyse- âlem Mars’a giderken, biz Mars olmuş vaziyette ‘Fetullah’ konuşuyoruz. Düne kadar memleketimizde iktidara ve muhalefete ve bir şekilde bir köşe başına sahip olanların, bahsi geçen konudaki tavrı, işte bu Japon ve Hindu dinlerinin, yukarıda anlattığım mezheplerine göredir. Müslüman görünseler de mesele Fetullah olunca, her biri bir Hidari Jingoro, her taraf Japonya Nikko’ydu.
İblis’i görünce gözünü kapatan, iblisliği duymazdan gelen, bir söğüt gölgesine kısılıp ağzını kapatan ne olacaktı; Müslüman mı? Meselenin darbeye kadar olan tarafı, üç maymun meselesinden ibarettir.
***
Meselenin, darbe girişiminden sonraki tarafı, tamamen Türkiye işi oldu. Ne Nikko’da, ne Hindu’da görülemeyecek maymunluklara şahit olduk. Ortaya, yüzyıllardır bilinmeyen yeni bir maymun çeşidi çıktı.Üç maymun Mizaru, Kikazaru ve Iwazaru’ydu;  dördüncüsünün adı Rabia’ymış.
Öncekilerin biri gözünü, biri ağzını, biri kulağını kapatıyordu. Dördüncüsü de eliyle ‘dört’ işareti yapıyor.
Öncekiler dertlerini tek kelimede ifade ediyordu: Görmedim, duymadım, bilmiyorum.
Dördüncüsü daha renkli; daha konuşkan. Neler demiyor ki:
– Aaa, öyle miymiş gerçekten!
– Bak bizi de nasıl kandırmış!
– Yıllarca aldanmışız!
– Biz de bunu Müslüman sandıydık!
– Eğitimi çok iyi dediydiler, oğlanı ondan gönderdik!
– Ben zaten üç sene önce anlamıştım. Hemen aboneliğimi iptal ediverdim!
– Reisimiz ne kadar da ileri görüşlüymüş. Eltimgiller de dediydi!
– Nasıl da her tarafa yayılmışlar, gözü çıkasıcalar!
Evet!
Dördüncü maymunu, dört işaretinden tanıyabilirsiniz. Diğer üçünün birleşimidir. Kulağı duymaz, gözü görmez, görür-duyar söylemez…
Tank yürümeden, kan dökülmeden, menfaati öyle emretmeden, işine öyle gelmeden anlamaz, dinlemez. Üç maymunun kralı, dağdaki Maymun Kral’ın sadık hizmetkârıdır onlar.
Maymun Kral ihaleleri üç maymuna verirken, okyanus ötesindeki Japonya Nikko’ya selam gönderirken, bunların gazetelerine abone olan, dergilerini iş yerinin masasına koyan, fitre, zekât adı altında rüşvet veren, kıç kadar bakkaliyesine bunların vakıflarının dilenci kutularını koyan dördüncü maymunlar… Çocuklarını, üste para verip ‘burada okuyan kesin atanıyormuş’ diye bunların okullarına gönderen…’Kul hakkı haram’ diyen dinin kisvesi altında ihaleye fesat karıştıran… ‘Hırsızlık haram’ diyen dinin kisvesi altında sınav sorusu çalan… ‘İftira günah’ diyen dinin kisvesi altında namuslu insanlara atmadık iftira, çalmadık kara, yapmadık namussuzluk bırakmayan…
Maymun Kral’ın sadık hizmetkârı üç maymunun ‘aaa öyle miymiş?’ diyen dördüncüsü.
Dört işaretinden tanıyabilirsiniz; adı Rabia.
28 Temmuz 2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATATÜRK NE YAPMAMIŞTIR?

IRKÇI MISIN? - 4

ZENCİ