İlgi



Bizim şahsî kabullerimiz anayasa maddesi olmadığı için, dolayısıyla anayasa maddeleri kadar önem arz etmez. Yani, vakıa dünyanın yuvarlak oluşuysa, biz düz kabul ederek o gerçeği değiştiremeyiz. Sosyolojik hastalıkları tespit etmek, o hastalığın tedavi edilebileceği anlamına gelmez. Fertler, fert olarak farklı duruşlar, tavırlar, refleksler gösterebilir.   Fakat; yüksek tahsil kitleleri de yüksek cahil kitleleri de kitleleştikleri durumlarda, kitlelerinin borusunu çalar, sürü psikolojisine tabi olur. Bu sorunun tespiti yapılmış olsa da insan doğasının bir sonucu olduğu için, insanlığı bırakmadan tedavi edilmesi mümkün değildir.
Yazıda bahsi geçen, yasalarla ‘büyük’ sıfatı almış olan kişilerin, kendilerine bu sıfatı -sözde- vermiş olan vatandaşlara düşman oldukları gerçeğidir. Bu sıfat verme meselesi, irademiz dışında gelişen bir mesele olduğu halde, vebali-günahı, taşıdığımız vatandaşlık bağından dolayı üstümüze yıkılmaktadır. Vatandaşı olduğumuz devlette, o devleti idare edenlerin icraatlarının sorumluluğunu, vebali, günahını, sonuçlarını reddetme, paylaşmama imkânımız yok. Suriyelileri biz getirmiş değiliz ama ben milyonlarca Suriyeliyi görmezden gelsem de buralardalar. Varlıklarının sebep olduğu sonuçları birlikte yaşamak durumundayız. Neticeyi inkâr etmektense, sebeplerini ortadan kaldırmak, bir tavır alma biçimidir.
Özetle, cebimizde kimliğini taşıdığımız devletin idarecilerinin icraatları, sırtını dayadığı halkı ilgilendirir. İdarecilerin tavırları ya da bizim vatandaşlık bağımız değişmediği sürece, bu böyle olmaya devam eder.
16 Aralık 2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ATATÜRK NE YAPMAMIŞTIR?

IRKÇI MISIN? - 4

ZENCİ